Marilyn Monroe (1 Haziran 1926 - 5 Ağustos 1962), Amerikalı sinema oyuncusu, şarkıcı ve model. 20. yüzyılın en ünlü sinema yıldızlarından, seks sembollerinden ve pop ikonlarından biriydi.
Yıllarca küçük rollerde kendini gösterdikten sonra komedideki hünerleri, seksi cazibesi ve ekrandaki görünüşü 1950’lerde ve 1960’lı yılların başında en popüler film yıldızlarından biri olmasını sağladı. Kariyerinin sonlarına doğru başarısının ölçüsüyle ciddi rollerde de çalıştı ve eşi görülmemiş popüler bir ilgi nesnesi haline gelip, kazandığı bu şöhret ile zamanının diğer yıldızlarını geride bıraktı. Oysa ki, halkın gözündeki mutlu imajının aksine, özel hayatında yaşadığı hayal kırıklıkları ve güvensizlikleri zaten var olan problemlerini daha da derinleştirdi. Özellikle 1950’li yılların sonuyla 1960’lı yılların başından itibaren yaşadığı çeşitli sağlık sorunları ve kişisel problemleri kariyerine de yansımış ve Monroe’nun çalışması zor ve dengesiz biri olarak kötü ün yapmasına sebep olmuştur. Yine de ölümününden itibaren ünü gitgide artarak tüm zamanların en önemli kültürel figürü ve ikonlarından biri olmuş, sık sık diğer ünlüler tarafından taklit edilmiştir. Ölümü resmi olarak aşırı dozda uyku hapından kaynaklanan muhtemel intihar olarak geçse de ölüm sebebi üzerine pek çok spekülasyon yapılmış, komplo teorileri oluşturulmuştur.
Marilyn, Norma Jeane Mortenson ismi ile Los Angeles Devlet Hastanesi’nde doğmuştur. Biyografisini yazan birçok kişiye göre biyolojik babası annesinin RKO stüdyolarında film editörü olarak birlikte çalıştığı Charles Stanley Gifford ismindeki satış elemanıdır. Bazıları ise annesi Gladys Pearl Baker’ın ikinci kocası olan Martin Edward Mortenson’nın babası olduğunu iddia eder. Annesinin şizofren hastalığı yüzünden hastaneye kaldırılması üzerine bundan sonraki hayatını bir yetimhanede ve çeşitli bakıcı ailelerin yanında geçirmek zorunda kaldı. Monroe’nun aynı şekilde dayısı Marion’da akıl hastanesine yatırılmış ve hastaneden çıktıktan sonra kendini asmış, anneannesi Della ve dedesi Otis’de manik depresyon hastalığından çekmişlerdi. O zamanki ismiyle Norma Jean, henüz 16 yaşındayken 21 yaşındaki James Doughtery ile evlendi. 4 yıl süren evlilik ardından boşandı ve The Blue Book mankenlik ajansına girerek modellik yapmaya başladı. Yine bu dönemde oyunculuk ve şarkıcılık kurslarına katıldı ve saçını kestirip, platin sarısına boyattı.
Kısa sürede The Blue Book mankenlik ajansının en başarılı modellerinden biri olan Monroe, düzinelerce magazin dergisinde gözüktü. Bu dönemde 20th Century Fox’un yöneticisi Ben Lyon’un dikatini çekti ve onun için bir deneme çekimi ayarladı. aynı zamanda ona altı aylık bir kontrat yaptı. Lyon’nun önerisiyle adını Marilyn Monroe olarak değiştiren Norma Jean, “Scudda Hoo! Scudda Hay!” ve “Dangerous Years” isimli iki film çevirdi. Ancak iki filmin başarısız olması üzerine bir süre sinemadan uzak kalmasına neden oldu. Fox şirketinin Monroe ile yeni bir kontrat imzalamaması yüzünden bir süre boşte kaldı. Modelliğe devam ederken aynı zamanda da oyunculuk derslerine devam etti. “Ladies of the Chorus” adındaki kısa filmde ilk kez şarkı söyleme şansını yakaladı. Daha sonra “The Asphalt Jungle” ve “All About Eve” filmlerinde iki kısa rolde oynadı. Bu filmlerdeki kısa ama dikkat çekici rolleriyle eleştirmenlerin çok dikkatini çekmişti. Sonraki iki yıl boyunca “We’re Not Married!” ve “Love Nest” gibi filmlerde önemsiz küçük rollerde gözüktü. Ardından RKO yöneticileri Monroe’nun box office potansiyelini Fritz Lang’ın “Clash of Night” isimli filminde kullandılar. Filmin başarı kazanması üzerine Fox aynı taktiği kullanarak “Monkey Bussiness” isimli komedi filminde oynattı. Bu iki filmin başarısı üzerine eleştirmenler artık Monroe’yu görmezden gelemediler ve iki filmin başarısını onun artan ününe bağladılar.
1952 yılında Monroe “Don’t Bother to Knock” isimli filmde psikolojik sorunları olan bir çocuk bakıcısını rolüyle en sonunda başrolde oynama şansı yakaladı. Düşük bütçeyle yapılmış B tipi bir film olmasına ve karışık eleştiriler almasına rağmen, eleştirmenler Monroe’nun daha büyük rollerde de oynayabileceğine ikna oldular.
Monroe, 1953 yılında oynadığı “Niagara” filmiyle en sonunda ünlü olabildi. Eleştirmenler filmin karanlık senaryosu kadar, Monroe’nun kamerayla olan uyumuna da odaklandılar. Monroe, bu filmde kocasını öldürmeye çalışan bir kadını canlandırdı.
Bu dönemde bir zamanlar verdiği seksi pozlar ortaya çıktı. Monroe, daha sonra basına çıplak pozlar verdiğini ve bunu parasız ve aç kaldığı için yaptığını söyleyerek kariyerini bitirecek olası bir skandaldan kurtulmayı başardı. Bu pozlar daha sonra Playboy’un ilk sayısında yayınlandı.
Monroe sonraki aylarda çevirdiği “Gentlemen Prefer Blondes” ve “How to Marry a Millionaire” filmleriyle A sınıfı aktristler arasına girdi. Bu filmlerden sonra çevirdiği “River of No Return” ve “There’s No Business Like Show Business” isimli filmler ise başarılı olamadı. Yine bu dönemde uzun zamandır birlikte olduğu beyzbol yıldızı Joe Dimaggio ile evlendi. Ancak çift, dokuz ay sonra anlaşmazlık nedeniyle boşandı. Stüdyo başkanı Zanuck’un kendisine ayarladığı aptal sarışın rollerinden sıkılan Monroe, 1955 yılında “The Seven Year Itch” isimli filmini tamamladıktan sonra kontratını iptal ederek New York’daki “Actor’s Studio”’ya oyunculuk okumaya gitti. bu arada kendisine önerilen The Girl in Pink Tights, The Girl in the Red Velvet Swing ve How to Be Very, Very Popular gibi filmlerde oynamayı ise reddetti. Actor’s Studio’daki eğitimi sırasında üçüncü eşi yazar Arthur Miller ile tanışan Monroe, daha sonra onunla evlendi.
New York’dayken arkadaşı fotoğrafçı Milton H. Greene ile kendi prodüksyon şirketi Marilyn Monroe Productions’ı kurdu. Bu arada Monroe’nun yokluğu sırasında stüdyo tarafından seyirciye sunulan Jayne Mansfield ve Sheree North gibi alternatiflerinin başarısız olması ve “The Seven Year Itch” filminin gişedeki başarısı üzerine Zanuck onu geri çağırıp istediği şartları yerine getirerek yeni bir sözleşme yaptı. Monroe, bundan sonra sadece kendi onayladığı yönetmenlere çalışacak ve Fox dışında da filmler çevirebilecekti.
Yeni kontratı ile birlikte çevirdiği “Bus Stop” filmindeki oyunculuğu ile Monroe, eleştirmenlerden büyük övgü aldı ve bir drama filminde de oynayabileceğini kanıtladı. Aynı zamanda bu performası ile en iyi aktrist katagorisinde altın küre ödülüne aday oldu. Daha sonra Londra’da çevirdiği “The Prince and the Showgirl” ise karışık eleştiriler almasına ve az hasılat yapmasına rağmen, yine oyunculuğu ile Oscar’a denk ödüller olan italyan David di Donatello ödülünü ve fransız Crystal Star ödülünü kazandı. Ayrıca «en iyi yabancı aktrist» dalında ingilizlerin prestijli BAFTA ödülüne aday oldu. Filmin tamamlanmasının ardından eşi Arthur Miller’la Amerika’ya dönen Monroe kısa süre sonra hamile olduğunu öğrendi. Ancak daha sonra bir dış gebelik geçirdiği farkedilince çocuğunu aldırmak zorunda kaldı. Aynı şekilde ikinci hamileliği de düşükle sonuçlandı. Başarısız hamileliklerinin ardından bunalıma giren Monroe, aşırı dozda ilaç alarak iki kez intihara kalkıştı ama zamanında bulunup midesi yıkanarak hayatı kurtarıldı.
Marilyn, 1959 yılında çevirdiği “Some Like It Hot”, kariyerindeki en başarılı ve en popüler filmi oldu. bu filmdeki oyunculuğuyla bir altın küre ödülü kazandı. Bu filmden sonra çevirdiği “Let’s Make Love” filmi ise kritik ve ticari açıdan başarısız oldu.
Marilyn daha sonra kocası “Arthur Miller”’ın yazdığı 1961 yapımı “The Misfits” filminde çocukluk idolü Clark Gable ile birlikte başrolde oynadı. Film boyunca Monroe’nun psikolojik ve fiziksel sorunları, alkol ve reçeteli hap bağımlılığı ve sete sürekli geç gelmesi nedeniyle çekimlerde çok fazla sorun ve gecikmeler yaşanmasına rağmen, Monroe ve diğer oyuncular gösterdikleri performanslarla eleştirmenlerin ve seyircilerin ilgisini çekti. Ancak film yüksek beklentilere rağmen gişede fazla hasılat yapamadı. The Misfits, aynı zamanda Monroe’nun ve Clark Gable’ın tamamladıkları son film olacaktı. Bu filmden sonra kocası Arthur Miller’dan boşandı. Boşanmadan sonra depresyon sebebiyle Payne Whitney Psikiyatri Kliniği’ne yatarak bir süre tedavi gördü. 1962 yılında “Something’s Got to Give” adlı komedi filminde oynamaya karar verdi. Bu film, onun aynı zamanda ilk çıplak sahnesini de içeriyordu. Ancak film boyunca hasta olduğunu öne sürerek sete az gelmesi ve onun yerine J.F. Kennedy’nin doğum günü için şarkı söylemeye gitmesi üzerine Fox şirketi tarafından filmden kovuldu, sözleşmesi iptal edildi ve film şirketi tarafından kendisine tazminat davası açıldı. Ancak daha sonra rol arkadaşı Dean Martin’nin başka bir aktristle çalışmak istememesi üzerine işe geri alındı ve kendisiyle yeni bir sözleşme yapıldı. Ancak filmin çekimleri tekrar başlamadan önce yüksek dozda sakinleştirici ilaç alarak 5 Ağustos 1962’de 36 yaşında hayata veda etti. 8 Ağustos 1962 yılında ise Westwood Village Memorial Park Mezarlığı’nda defnedildi.
• 1952 Photoplay Ödülü: Özel Ödül.
• 1953 Altın Küre Henrietta Ödülü: Dünyanın Favori Kadın Film Sanatçısı.
• 1953 Photoplay Ödülü: En Popüler Kadın Yıldız
• 1956 BAFTA Film Ödülü Adaylığı: En İyi Yabancı Aktrist (The Seven Year Itch)
• 1956 Altın Küre Adaylığı: Komedi Veya Müzikalde En İyi Kadın Oyuncu (Bus Stop)
• 1958 BAFTA Film Ödülü Adaylığı: En İyi Yabancı Aktrist (The Prince and the Showgirl)
• 1958 David di Donatello Ödülü (Italyan): En İyi Yabancı Aktrist (The Prince and the Showgirl)
• 1959 Crystal Star Ödülü (Fransız): En İyi Yabancı Aktrist (The Prince and the Showgirl)
• 1960 Golden Globe, Komedi Veya Müzikalde En İyi Kadın Oyuncu (Some Like It Hot)
• 1962 Golden Globe, Henrietta Ödülü: Dünyanın Favori Kadın Film Sanatçısı.
• Hollywood Ünlüler Kaldırımı Yıldızı 6104 Hollywood Blvd.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Marilyn_Monroe