Kuruluşu 90’ların başına denk gelen grup, Consense adı altında kimsenin haberi olmadan birçok demo keydetti ancak sound unu tam anlamıyla 1998 yılında oturtup Heaven Shall Burn ismini alarak bir Ep ve o dönemde Almanya’da aynı tarzda müzik icra eden Fall Of Serenity ile split bir albüm kaydettiler.
Grup bu split ten sonra kendisi için başlangıçta çok fazla işe yarayacak bir anlaşma imzaladı ve bu tarzda müzik yapan grupların avcısı konumundaki Lifeforce Records ile anlaştı ve ilk stüdyo albümü Asunder’i 2000 yılında Lifeforce etiketiyle piyasaya sürdü. Albüm başlangıç için iyiydi ama grup adını kazımak için daha iyisini yapmalıydı. Nitekim yaptı da.
2001 yılında, gelecekte festival festival dolaşıp insanları birbirine kırdıracak, albümleri Roadrunner imzası taşıyacak hatta tarzın dünya çapındaki temsilcisi olacak Caliban ile bir split albüm kaydetti.Split te iki grubun da birbirinin birer parçasına cover yapmış olması da gayet hoştu.
2002 yılına girildiğinde plak şirketinin para kazanmak için yaptığı zamansız bir best of/compilation albümü olan In Battle… ın ardından grup 2. stüdyo albümü Whatever It May Take albümüyle artık hatrı sayılır bir yer edindi kendine ve 2003 yılında metal müziğin kabesi sayılan, Wacken Open Air’de sahneye çıkarak hacı oldu.
Bundan kısa bir süre sonra grup Century Media ile anlaşma imzaladı. Artık HSB kendini kanıtlamayı başarmıştı ve geriye yükselişini devam ettirmek kalıyordu.
2004 yılında grup Century Media ile ilk albümü Antigone’u yayınladı. Fanların beklentilerinin altında kalan albüm ayrıca kapağında resmedilen karakterin maskesi sebebiyle Slipknot elemanı Craig’e benzetildi ve grup, Slipknot fanları tarafından ağır şekilde eleştirildi. Albüm grubun fanları için tatmin edici olmasa da Antigone albümünde grup bu albümün ardından gelerek ağır şekilde darbe vuracak olan Deaf To Our Prayers’ın zeminini hazırladı.
Tsunami faciasından sonra Century Media tarafından Endonezya’ya yardım amaçlı 1000 adet basılan Tsunami Benefits Single albümünde Napalm Death, The Haunted ile birlikte yer aldı ve aynı yıl içinde Caliban ile 2. split albüm piyasaya sürüldü. Grup çok yüksek tempoda çalışıyordu artık ve sonunda ilk yaprak dökümü yaşandı. Kurucu elemanlardan gitarist Patrick Schleitzer özel hayatına zaman ayırabilmek için gruptan ayrıldığını açıkladı. 2005 turnesi öncesinde grup daha önce birkaç parçada kendilerine eşlik etmiş olan Alexander Dietz i kadrosuna dahil etti ve parça yazımına girişti.
Grup yüzlerce grupla aynı başlık altında anılsa da yaratıcılıkları ve kaliteleri ile hepsinden çok daha farklı olduğunu Deaf To Our Prayers albümüyle gösterdi. Albümde Melodik Death Metale daha fazla yaklaşırken harika ve yerinde kullandığı Metalcore süslemeleriyle sounduna imzasını koymayı başardı. Albüm, grubu 2007 yılında tekrar WOA sahnesine taşımıştı. Bu döneme kadar Caliban’ın kendine görev edindiği Wall of Death ile seyirciyi birbirine kırdırma işini çok harika şekilde başardı grup.
Yakalanan başarının ardından rehavete kapılmadan son albümü Iconoclast ile tekrar babalar gibi dinleyicinin karşısına çıkıyor grup. Hüzünlü parça yazma konusunda usta olan grup bu albümde de elinden geleni ardına koymamış. Ayrıca Edge of Sanity parçası Black Tears’e de cover yapılmış. Gayet klas olmuş. Melodik Death tarzının üstüne daha fazla gidildiği halde Metalcore dan kopulmamış albümde. HSB konserlerinde yine çok fazla can yanacak, çok fazla kemik sesi gelecek gibi gözüküyor.
