Finlandiyalı gotik metal grubu The 69 Eyesın öyküsü, günümüzün manşet hikayelerini yaratan süslü pop starların hikayelerine, bir gecede bir şarkıyla şöhret olma olaylarına benzemiyor. Yıllarca anavatanları Finlandiyada underground firmalardan albüm yayınladıktan sonra 1999 yılında şeytanın bacağını kırıp Roadrunner Records ile anlaşma imzalayan The 69 Eyes, ilk ve en büyük çıkışlarını Wasting The Dawn ile yaptı.
Wasting The Dawn hangi ismin elinde olursa olsun patlayacak bir şarkıydı zaten. Bu derece güzel bir şarkının üstüne bir de Ville Valo düeti eklenince tadından yenmeyecek bir çalışma ortaya çıkmıştı ki insan kulağını şöyle bir kabartsa CDden gelen sese, şarkıyı başa alıp yeniden dinlemek geçerdi.
The 69 Eyes solisti Jyrkinin buram buram rock kokan vokalinni üzerine günümüz rock ikonlarından Ville Valonun eşsiz performansının eklenmesiyle ortaya çıkan Wasting The Dawnı şu ana kadar dinlemediyseniz, bu yazıyı okunken dinlemenizi öneririz.
Yine Ville Valo düeti Angel On My Shoulderın yanı sıra The 69 Eyes deyince akla gelen ilk şarkılar Gothic Girl ve Brandon Lee de olabilir.
Helsinkideki rock kulüplerinden 90ların başında çıkan The 69 Eyesın müzikal etkileşimleri daha o tarihte grubun soundunun günümüze nasıl bir şekilde geleceğinin göstergesiydi. Elvis Presleyden The Misfitse, Gunsn Rosestan The Sisters Of Mercyye kadar uzanan geniş bir yelpazedeki etkileşimlerin tesirlerini müziklerinde günümüzde hali hazırda hissetmek ve birebir duymak mümkün.
Müzikal etkileşimlerinin yanı sıra The Crow, The Lost Boys ve The Matrix gibi fimlerin de etkilerini üstlerinde hisseden The 69 Eyes üyeleri, bu hissettikleri etkileri kendi potalarında eritip, yapmak istedikleri müziğe döndürmeyi başardılar.
Helsinkinin undergound glam barlarında arkalarında kırık şişeler ve kalbi kırık kadınlar bırakan The 69 Eyes, Gaga Goldies etiketiyle Bump And Grind, Savatage Garden, Motor City Resurrection ve Wrap Your Troubles In Dreams albümlerini yayınlayan grup için bu albümler daha başlangıç niteliğindeydi.
ThE 69 Eyesın asıl olayı biraz önce de dediğimizi gibi Vielle Valo düeti Wasting The Dawn ile geldi. Takvimler 1999 yılını gösterirken Avrupanın önemli şirketlerinden Roadrunner Recordsın himayesine giren Finlandiyalı rockerlar, anlaşmanın ardından Blessed Be albümünü yayınladılar. Bu albümden hala daha The 69 Eyes denince ilk akla gelen şarkılardan biri olan ve bir kulüp hiti haline gelen Gotich Girl parçasının da etkisiyle albüm büyük bir çıkış gerçekleştirdi
Blessed Be ile kariyerlerinde ilk kez albüm satışlarında altın seviyesine ulaştılar. Blessed Benin ardından ise The 69 Eyesın biyografisindeki en gotik albümü geldi; Paris Kills. Bu albüm Avrupada satışlarıyla gruba altın seviyesinin ardından platini gösterdi.
Altın albümün ve Avrupada da yakalanan başarının ardından bir greatest hits albümü yayınlayıp yeni dinleyicilere eski günleri özet geçme imkanı yarattılar ve Framed In Blood The Very Blessed Of The 69 Eyes albümünü 2003te Finladiyada yayınladılar ve bu albümün hemen ardından da Helsinki Vampires DVDsi geldi. Bu iki çalışmanın verdiği gazla grubun yayınladığı son dört albüm listelere bir numadana giriş yaparken, satışlar da teker teker altın seviyesine ulaştılar ki bu da The 69 Eyes adının artık mainsteam gotik çevrelerinde bilinen ve sıkça telaffuz edilen bir isim haline dönüştüğünün göstergesiydi.
Roadrunnerla yollarını ayırdıktan sonra The 69 Eyesın önünde uluslararası bir plak şirketinin anlaşması duruyordu: EMI/Virgin Records. HIM, Sentenced ve Moonspell gibi gruplarla çalışan prodüktörler Johnny Lee Micheals ve Hiili Hiiliesmaa ile kaydedilen Devils 2004 yılında yayınlandı.
Albümde yer alan The Lost Boys, grubu Amerikaya taşıyan kilit şarkı oldu. 80lerin kült filmi The Lost Boystan esinlenilerek oluşturulan şarkının klibi de Jackassin yönetmeni Bam Margera tarafından çekildi ki Margera adına daha önce de HIMin Buried Alive by Loveında görmüştük.
Hollywood yönetmenleri tarafından kliplerinin çekilmesi, Avrupada satışların altın ve platin seviyelerinde gezinmesi The 69 Eyesı Finlandiyadan çıkarıp Avrupaya hatta Japonyaya kadar taşıdı. Giderek artan ünleri sayesinde poster gruplarından biri olup çıktılar, ardından ise televizyon programları geldi ve son olarak da grubun vokali Jyrki 69ın Zombie Love isimli çizgi romanı yayınlandı.
90ların başında kurulan ve uzunca bir süre sadece Finlandiyadaki yerel kulüplerde çalan The 69 Eyes, belki de o günlerde hayal bile edemedikleri bir başarıyla karşı karşıyaydılar.
Tüm bu hikayenin üzerine grubun dokuzuncu stüdyo albümü Angels geçtiğimiz ay piyasa çıktı. Grubun iyice mainstream gotik öğelerinden biri haline geldiğini simgeleyen Angels, yine EMI/Virgin Records etiketiyle yayınlandı.
Albümün konsepti nükleer savaş sonrası dünya ve harap olmuş dünyayı kurtarmak için kolları sıvayan Helsinkili vampirler üzerine. Dünyayı kurtaracak bu deri pantolonlu, silahlı vampirlerin kim olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Tabiî ki de The 69 Eyestan bahsediyoruz; yani Jyrki 69, Bazie, Jussi 69, Timo Timo ve Archzieden& Yer altın yer üstüne geçişleriyle ilgili kendilerine gelebilecek eleştirilerin daha en başında farkında olan The 69 Eyes üyeleri, Finladiyadaki rock camiası içinde mainstream olabiliriz ama hala karanlık ve mistik bir grubuz diyerek tartışmaları başlamadan daha son noktayı koyuyorlar.