Carolyn (19), Suzie (22), Tanya (22) ve Tisha (19) adlı dört genç arkadaştan oluşan The 411, kendileri tarafından yazılan ve albümün ilk single’ı olarak yayınlanan, Wu-Tang Clan’den Ghostface Killah destekli «On My Knees» ile İngiltere listelerinin dördüncü sırasında yer aldılar. Tanya, albüm ile ilgili röportajlardan birinde şunları söylüyor;
Grubun hikayesi, Tisha ve Tanya’nın Lemar adlı sanatçının bir Al Green klasiği olan «Let’s Stay Together» parçası için arka vokal olarak kayıt olmalarıyla başladı. Tanya, hikayenin devamını şu sözlerle anlatıyor:
«O zaman daha birbirimizi tanımıyorduk fakat sonradan sohbet etmeye ve çok iyi anlaşmaya başladık. Sony firmasından stüdyoyu ziyaret eden biri vardı, sesimizi çok beğendi ve ’Sizin gibi iki kızın daha olmaması çok kötü, çünkü çok iyi bir grup kurabilirdiniz!…’ dedi.»
Bu fikir Tanya’nın çok hoşuna gitmişti, iki şarkıcı daha bulmak istiyordu, gerçi aramak için çok uzağa bakması gerekmemişti. Carolyn, Tanya’nın çocukluk arkadaşı Surrey’in eski bir dostu idi. Suzie ise Tanya’nın en iyi arkadaşı ile aynı üniversitedendi. The 411 artık kurulmuştu ve 18 ay sonra da ilk albümleri «Between The Sheets» piyasaya çıktı. Suzie, şu sözleriyle, ileride grubun kolay kolay dağılmayacağı konusunda ipucu veriyor;
’The 411’ ismi, Mary J Blige gibi 90’lı yılların R&B şarkıcılarına duyulan saygıdan ötürü seçildi. Çünkü grubun tüm üyeleri, Blige’in müziğiyle büyümüştü. Blige’in «What’s the 411?» adlı parçası, hepsinin severek dinledikleri bir şarkıydı ve onun müziği, grubun müziğinin tarzını belirlemekte çok etkili oldu. Tisha da gruba bu ismi vermelerinin nedenini şöyle ifade ediyor:
Albümde bulunan «Fire Dance», Big Brovaz’ın üyelerinden Dionne’un Ashanti’nin bir şarkısından esinlenmesiyle The 411 için yazdığı bir parça. Fakat albümdeki bir çok şarkı grup üyeleri tarafından yazıldı. İkinci single «Dumb» da bu şarkılardan biri. Grup, şarkının yazım aşamasında 90’lı yılların Amerikalı kız grupları ve Destiny’s Child’dan esinlenmiş.
Bu dört genç yetenek bir arada ne kadar uyum sağlasa da aslında hepsinin farklı stilleri var. Lauryn Hill, India Irie, No Doubt, The Darkness, Beyonce, Stevie Wonder, Aretha Franklyn ve daha bir çok sanatçı ve grup, The 411’in örnek aldığı sesler arasında sayılabilir.
Bu arada kızların dördünün de sesleri ve vokal yetenekleri dışında başka üstün yanları da vardı grubun kurulmasından önce… Carolyn televizyonda ve filmlerde rol almıştı. Oyunculuğa el atan başka bir üye de Tisha idi. Kendisi bir zamanlar «Sylvia Young Theatre Okulu»na katılmış. Ama ilgi alanlarından biri galip gelmiş: «Oyunculuk, tutkularımdan biriydi. Ama şarkı söylemek hep hayallerimi süsleyen bir meslek oldu.»
Tanya ise eski bir İngiliz karate şampiyonu. Grubu bir araya getirmiş olmasından dolayı lakabı ’anne’ olarak seçilmiş. Sporcu kimliği ile ön plana çıkan, grubun son üyesi Suzie de eski genç atletlerden. Tisha, Suzie için «O, grubun beyni!» diyor. Albümün adı söz konusu olunca, açıklama yapmak Suzie’ye düşüyor: «Between The Sheets»i albümün adı olarak seçtik, çünkü bu bizim favori şarkımız. Kayda girdiğimizde kış mevsimiydi ve gökyüzü karanlıktı. Biz de stüdyoyu mumlarla doldurduk. Bu çok güzel bir anı…»
Grubun Dave McCraken, Craig Hardy, Josh & G ve First Man gibi yapımcılarla birlikte çalıştığı 22 Kasım 2004 çıkışlı «Between The Sheets», İngiliz kız gruplarının tarzını sevenler ve The 411’i daha yakından tanımak isteyenler için ideal bir albüm.
