1987’de kurulan, ilk adları The Baby Machines olan İngiliz shoegaze ve brit-pop grubu. Kurulduklarında kadro Meriel Barham (vocals), Emma Anderson (guitar), Miki Berenyi (guitar), Steve Rippon (bass), and Chris Acland (drums) şeklindeydi. 6 Mart 1988’deki ilk canlı konserlerinin ardından vokalist Barham gruptan kovuldu. Bunun üzerine Andersen ve Berenyi grubun lead vokalisti olarak yollarına devam ettiler.
1989’da grup 4AD Records ile anlaşma imzaladı ve aynı yıl ilk EP’leri olan «Scar» yayımlandı. Bu albümün eleştirel başarısı ve konserlerdeki üstün performansları üzerine 90’ların başında Happy Mondays ve The Stone Roses’ın fitilini ateşlediği İngiliz indie aleminin en çok söz edilen gruplarından biri oldular. Yine o dönemde indie’nin alt türlerinden olan «shoegaze» akımının majör gruplarından biri de Lush olarak gösteriliyordu.
1990’da «Mad Love», 1991’de «Nothing Naturel» EP’leri geldi. Lush artık Amerika’da bile konser veren, Glastonbury’de sahne alan popüler bir gruptu. 1992’de uzun zamandır beklenen ilk uzunçalarları «Spooky» yayımlandı. Albümün prodüktörü Cocteau Twins grubundan Robin Guthrie idi ve yakalanan sound da Cocteau Twins’inkine çok yakındı. Bu açıdan eleştiriler alsa ve grubun orijinal çizgisinden uzak addedilse de, İngiltere’de 7 numaraya kadar yükselen «Spooky», grubun başarısını perçinledi. Bu arada basçı Rippon yazarlık kariyeri için gruptan ayrıldı, yerine Phil King getirildi. Rippon’ın yazdığı «Hindili soğuk sandviç» kitabı ise yayımcılar tarafından reddedilerek basılmadı.
İkinci albüm (Split, 1994), grubun istediği Bob Mould fazla meşgul olduğu için grubun kendisi tarafından (daha önce The Cure, The Beautiful South, Manic Street Preachers gibi gruplarla çalışmış olan Mike Hedges’ın desteğiyle) hazırlandı. İlki kadar satmasa da «Split», grubun orijinal sound’una daha yakın bulundu ve eleştirmenler tarafından çok beğenildi. Bu albümden aynı gün, 30 Mayıs 1994’te çıkan iki single «Hypocrite» ve «Desire Lines», Lush’ı tüm zamanlarda aynı gün iki single birden çıkaran ilk grup yaptı. Ama her ikisi de UK Top 40’a giremedi. Grup Amerika’ya açılma kararı verip orada bir takım tavsiyelerle prodüksiyon çalışmalarına imza attı ve fakat istedikleri etkiyi yaratamadılar. İngiltere ve Japonya turneleri de aksilikler sonucu iptal edilince üçüncü albüme yoğunlaşmaya karar verdiler.
1996’da piyasaya sürülen üçüncü albüm «Lovelife», o güne kadarki en büyük satış rakamına ulaşan işleri oldu. Britpop çılgınlığının doruk noktasında olduğu bir dönemde kotarılan çalışma, içinde bulunduğu dönemin izlerini taşıyan, neşeli bir albümdü. «Ladykillers» ve «Single Girl» parçaları ile, Berenyi’nin Pulp’tan Jarvis Cocker ile düeti «Ciao!» albümden çıkan önemli hitler oldu.
Ekim 1996’da grubun davulcusu Chirs Acland ailesinin evinde kendini asarak hayatına son verdi ve hem müzik camiası hem de grubun kendisi önemli bir şok yaşadı. O dönemde Scarce grubunun eski davulcusu Stephen Albert ile yollarına devam edecekleri söylense de, 23 Şubat 1998’de dağıldıklarını açıkladılar.
Her ne kadar o dönemin «racon kesen» müzik yayınları Melody Maker ve NME tarafından hiçbir albümü yıl sonlarındaki ilk 50 listelerine dahil edilmese de, Lush’ın özellikle son iki albümü bugün birer brit-pop klasiği olarak anılıyor. 2001’de piyasaya sürülen Best of’ları «Ciao! 1989-1996» ise İngiliz pop müziğini seven herkesin arşivinde olması gereken bir çalışma olarak görülüyor.